Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin osmanimicdavada sanık olarak yargılanırken, Ergenekon soruşturmasında gizli tanık olan ve bir süre önce akli dengesinin yerinde olup olmadığının araştırılması için hastaneye sevkine karar verilen Osman Yıldırım’a, sağlık sorunları nedeniyle gözetim altında tutulmasına dair rapor verildiği öğrenildi.
Yargıtay, Yıldırım’ın da ifadelerini dikkate alarak, Danıştay ve Ergenekon davalarının İstanbul’da birleştirilmesine karar vermişti. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi de bu karara uyarak iki davayı birleştirmişti.
Yıldırım hakkında yoklama kaçağı olmak suçundan açılan davada ilginç gelişmeler yaşandı. Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin talimatı üzerine Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi, Yıldırım’ı, bir süre önce akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için Ankara Numune Hastanesi Psikiyatri Servisi’ne sevk etti.
Burada muayeneden geçirilen Yıldırım’a sağlık sorunları nedeniyle gözetim altında tutulmasına dair rapor verildiği öğrenildi.
Duruşma 29 Eylül’de
Raporun, Yıldırım’ın yoklama kaçağı suçundan yargılandığı Gaziantep’teki mahkemeye de gönderildiği belirtildi. 29 Eylül’de yapılacak duruşmada mahkeme gerekli gördüğü takdirde Yıldırım’ı Adli Tıp Kurumu’na veya Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edebilecek.
Yıldırım’ın akli dengesinin yerinde olmadığına karar verilirse, Ergenekon soruşturmasında verdiği ifadeler de geçerliliğini yitirecek. Danıştay saldırganı Alparslan Arslan da akli dengesinin yerinde olmadığı iddiasıyla Ankara Numune Hastanesi’nde muayeneden geçirilmiş ve sağlam raporu verilmişti.
Daha sonra ailesi Arslan’ın akli dengesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu’nda muayeneden geçirilmesini talep etmişti. Ancak, mahkeme bu talepleri reddetmişti.
‘Danıştay-Ergenekon’
Osman Yıldırım, Ergenekon soruşturmasında 9 nolu gizli tanık olarak verdiği ifadelerle, iki davanın birleştirilmesinde en etkin isim oldu.
Danıştay’a saldırı davasında müebbet hapse mahkûm edilen Yıldırım, Ergenekon soruşturması kapsamında verdiği ifadede özetle şu iddialarda bulundu:
“Cumhuriyet gazetesine atılacak bombalar bana teslim edildi. Ataşehir’de bir dairede yapılan bomba atılması teklifinde bulunulan toplantıya Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Mehmet Zekeriya Öztürk, Mehmet Fikri Karadağ, Kuddusi Okkır ve Oktay Yıldırım katıldı. Küçük, bombaların teslim edildiği toplantıda yoktu, ancak, bana 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemini teklif etti.
Zaten, Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Oktay Yıldırım ile geçmişe dayanan tanışıklığım vardı. Alparslan Arslan’ın Veli Küçük ile görüştüğünü bizzat gördüm. Samimi ilişkiler içerisinde bulunduklarını biliyordum.
Arslan, 2003 yılından itibaren Küçük ve Tekin’e danışmadan hareket etmedi. Tekin’in azmettirmesi, para vaadi ve bombaları getirmesi ile Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırılar yapıldı.”
Deşifre edildi
Mahkemeye gelen baz istasyonları kayıtları, Yıldırım’ın ifadelerini yalanladı. Kayıtlara göre, Yıldırım ve Arslan’ın bombaları aldıkları iddia edilen tarihte Ataşehir’de olmadıkları anlaşıldı.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün, iddianamenin ekleri arasında, kapatmayı unutması sonucunda Yıldırım’ın ismi deşifre oldu. Yıldırım, Atatürk’e hakaret suçundan yargılandığı Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği “itiraf” mektubunda, Ergenekon davası ve Danıştay saldırısıyla ilgili iddialarına devam etti.
Yıldırım, “Ergenekon, Cumhuriyet’e bomba işini bana, Danıştay suikastı işini de Alparslan Arslan’a verdi” dedi. Ancak, Yıldırım’ın bu iddiaları bugüne kadar doğrulanmadı.
İki davanın birleştirilmesi ise Yıldırım’a etkin pişmanlıktan yararlanma yolunu açtı. Yıldırım’ın ifadelerinin doğru olduğu mahkemede ortaya çıkarsa, müebbet hapis cezası 9 yıla kadar inebilecek.
AKŞAM